200’den fazla kişinin başvurduğu ve 30 kişinin kabul edildiği “Boogy Akademi: Etkinlik ve Eğlence Sektöründe Pazarlama Yönetimi Sertifika Programı”, Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi ve Boogy The Event Company işbirliği ile düzenlendi. 2013 Kasım ayında başlayan program 10 hafta sürdü ve mezun olabilmek için bir etkinlik tasarlayıp son haftamızda sunmamız gerekiyordu.
Projenin tanımı bir lovemark seçmek ve bu markanın belirli hedeflere ulaşmasına yarayacak bir etkinlik geliştirmekti. Etkinlik, markayla ilgili karar verdiğimiz “One Big Idea” konseptine uygun olmalıydı. 5 numaralı grup olarak lovemark seçimimizi Turkcell’den yana kullandık. Turkcell’in 2009’da GNCPLAY adıyla oluşturduğu, 2011’den bu yana Turkcell Müzik olarak devam eden platformunu desteklemek için bir etkinlik düzenlemeye karar verdik. TTNET Müzik, Deezer, Spotify gibi güçlü rakiplerin arasından sıyrılabilmesi amacıyla, gençler için önemli olacak bir organizasyonla beraber anılmasını planladık. Bunun sonucunda “Turkcell Müzik Ödülleri” konsepti oluştu.
Amaçlarımız Turkcell Müzik uygulamasının daha çok kullanılması ve beğenilmesi, Turkcell Müzik Ödülleri’nin gençler tarafından “cool” bir obje olarak görülmesi, Turkcell Müzik Ödülleri’ni kazanmanın müzik piyasasında gençliğin ikonu olmakla eş anlamlı hale gelmesi ve Turkcell Müzik Ödülleri’nin gelenekselleşmesiydi. “One Big Idea”, “kazanmak” olarak belirlendi. Sebebi de hem Turkcell’e, hem de bir ödül törenine yakışan bir ana fikir olmasıydı.
Genel olarak dünyada müzik ödülleri üçe ayrılabilir: O ülkede yapılan her türlü müziği kapsayan Grammy, American Music Awards, Türkiye Müzik Ödülleri (eski adıyla Kral TV Video Müzik Ödülleri) gibi daha ciddi seremoniler; MTV Video Music Awards, MTV European Music Awards, NRJ Music Awards gibi video klip kültürüyle büyümüş gençliğe hitap eden törenler ve Teen’s Choice Awards, People’s Choice Awards gibi popüler dizi ve filmleri de ödüllendiren daha “çerez” ödüller. Müziği en çok sahiplenen kitle gençler olduğu için ve gençlerin dilinde konuşan, onları heyecanlandıracak şovlar sunan bir ödül töreni olmadığından TMÖ’nin bu kategorilerden ikincisinde yer alması gerektiğini düşündük.
Ödül tasarımında hem gençlerin hayatında çok yer tutan, hem de müzikle bağdaştırılan bir sembol kullanılmalıydı. Bunun için diyez işaretinin ve sosyal medyada bolca kullanılan hashtag işaretinin birbirine benzerliğinden faydalandık. Ortaya bu örnek model çıktı.
Ödül töreninin düzenlendiği kapalı salonun yanı sıra şehrin bir diğer yerinde bir açık hava sahnesi oluşturulması, buradan da canlı performanslar yapılması ve bu performansların canlı yayına dahil edilmesi planlandı. Oylamalar bir oyun kurgusuna dahil edilecekti ve çok çeşitli oyunlardan toplanan puanlarla törene seyirci olarak katılmak, özel bölmelerden izlemek, hatta bir kişi için sahneye çıkıp ödül takdim etmek mümkün olacaktı. “Kazanmak” konseptini destekleyen bu kurgunun yanında oy vermek için “photo booth” benzeri oylama kulübeleri de çeşitli şehirlerin muhtelif yerlerine kurulacaktı.
Gerilla aktivite olarak tasarladığımız bir plan, oylama yapmış üç kişiye müzikal bir gün yaşatmaktı. Durumdan habersiz üç kişi, uyandığı andan itibaren aile fertlerinin, arkadaşlarının, sokaktaki insanların normal konuşmak yerine müzikaldeymiş gibi melodiyle konuşmasıyla şaşırtılacaktı. Günün sonunda ise oy verdiği ve hayran olduğu bir sanatçı karşısına çıkacaktı. Bu üç kişinin tecrübelerinden kurgulanan videonun internette paylaşılması planlandı.
Müzik ödülleri Turkcell ana markası altında yapılırken, müzikle ilgili iki alt marka olan gnctrkcll ve Turkcell Müzik’in de konsepte dahil edilmesi gerekiyordu. Turkcell Müzik uygulamasında yılın en çok dinlenen sanatçısı ve şarkısına, oylama dışı birer ödül verilmesini planladık. Böylece uygulamanın kullanımı da teşvik edilecekti. Kurulan açık hava sahnesine ise gnctrkcll sahnesi adı verildi. Buraya gelen izleyicilerden, online kayıt yaptıran gnctrkcll üyelerinin daha ön sıralardan izlemesine karar verildi.
Televizyon yayınında görkemli görünecek bir sahne fikri oluşturduk. Sahnenin önünde Turkcell logosundaki Cell-o-can antenleri şeklinde bir kısım açıldı. Bu kısma doldurulan ayakta seyircilere telsizle kontrol edilen ışıklı aparatlar verilecekti. Böylece kameralar yukarıdan çektiğinde ışıl ışıl parlayan bir Turkcell logosu görünecekti. Sahne tasarımında Turkcell markası başka bir şekilde yer almadı.
Daha fazla uzatmadan, projeden çıkıp sunum tecrübemize de biraz değinmek istiyorum. Son iş olarak sunumun kapanışında kullanmak üzere bir zaman çizgisi oluşturmak kalmıştı. Biz de sunuma birkaç saat kala bir kafede projenin üstünden geçmekteydik. Bilgisayarda çizmek yerine kafede bulunan teksir kağıdı ve pastel boyaları kullandık. Fotoğrafını çekip filtreleyerek sunuma koyduk. Eğer hazırlanmak için okuldan çıkıp yeni bir mekana gitmesek asla aklımıza gelmeyecek bu fikir sunumun en sevilen ve işlevsel bulunan görsellerinden oldu. Bu da yaratıcılığın nelerle tetiklendiği adına çok gerçekçi bir örnekti benim için. Kanallarımızı açmak için kesinlikle yeni yerlere gitmek gerekiyor ve bu yer köşedeki kafe bile olabilir.
Ayrıca teorik olarak iyi hazırlansak da dizüstü bilgisayarımız bizi yarı yolda bıraktığından ve eski – yeni sunumların karışması dolayısıyla sahneye çıkmadan 5 dakika önce elimizde ne sunum ne de sunacak bilgisayar vardı. Biraz sorup soruşturma ve atılan bir depar sayesinde zamanında ve doğru sunumla çıkmayı başardık. Projemiz çok beğenildi ve belirtilen eksikleri genellikle dar sunum süresine sığdıramadığımız, ama aslında ele aldığımız noktalardı. Hocalar özellikle ödül tasarımında ve sahne tasarımında çok iyi fikirler geliştirdiğimizi belirterek bizi mutlu ettiler.
İşin sonunda sınıftaki en yüksek ikinci notu alarak geçtim. Bu kısmı çok sempatik olmayabilir ama sabahtan akşama 10 Cumartesimi bu programa verdim, biraz övünmek hakkım!
Proje Grubu:
- Fatih Melek
- Damla Aygün
- Doğuş Subaşılar
- Hilal Altun
- Sinan İçer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder